NEWS
 

Hata sistemdedir:

NSU davasindaki müdahil avukatlari, Federal Meclis NSU Arastirma Komisyonu’nun sonuç raporunu tutarsiz olarak nitelediler.

Emekli üst düzey kriminal polis memuru Wilfling, 11.07.2013 tarihinde Beate Zschäpe ve diger saniklara iliskin davada Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi nezdinde verdigi ifadede, “Olaylari günümüz bakis açisiyla degerlendirmek gibi bir hata yapmamalisiniz. O zamanlar, olaylarda yabanci düsmani bir arka plan bulunduguna dair emare yoktu” diyor ve ekliyor “Simdi sanki hiç Türk uyusturucu mafyasi yokmus gibi davranmayin”.

Münih’te cinayet sorusturmalari alaninda uzun yillarin tecrübesine sahip olan Wilfling, isi hakkinda kitaplar yayimlamistir. Kendisini asla irkçi olarak tanimlamayacak bir kisidir. Diger taraftan Wilfling’in ifadesi problemi açikça ortaya koymaktadir: Sorusturma makamlarinin NSU tarafindan islenen suçlarin aydinlatilmasinda gösterdigi büyük basarisizlik bireylerin isledigi hatalarin bir toplami degildir. Hata sistemdedir. Önyargilar sorgulanmamaktadir. “Yabancilarin”, ancak “yabancilar” tarafindan öldürülmüs olmasi gerekmektedir. Olaylarin arkasindaki nedenler tabiatiyla organize suçlar alaninda aranmasi gerekmektedir.

Sorusturma makamlari tabiatiyla yeterli angajmani göstermemekle suçlanamazlar. Bazilari Türkiye’de olmak üzere yüzlerce sahit sorgulanmis, narkotik köpekler kullanilmis, göstermelik döner büfeleri açilmis, gizli sorusturmacilar gazeteci olarak çalistirilmis, sigara paketleri üzerindeki vergi bandrolleri incelenmis, hatta bir falciya dahi basvurulmustur. Yüzlerce sorusturmaci 11 yil boyunca yanlis yönde arastirma yapmistir. Saldirilarin irkçi motifli olduguna isaret eden tüm sahitler, analizler ve deliller israrla gözardi edilmistir.

Bugün Federal Meclis NSU Arastirma Komisyonu’nun raporu açiklanacaktir. Ancak esas sorun raporda yer almamaktadir:

Kurumsal Irkçilik.

Sorusturma makamlari, münferit memurlarin zihniyetleri ve kisisel niyetlerinden bagimsiz olarak, kendi kurumsal mantiklarini, normlarini ve degerlerini takip etmektedirler. Bunlarin irkçi sonuçlari NSU’nun cinayet ve saldirilarina iliskin sorusturmalarda da görülmektedir.

Arastirma Komisyonu’ndaki grup yöneticilerinin partiler üstü angajmani takdir edilmekle birlikte, Komisyon, seçim yarisi döneminde problemi karsimiza çiktigi sekliyle adlandirmayi basaramamistir. Bizler, Münih Yüksek Eyalet Mahkemesi nezdinde görülen ve “NSU davasi” olarak adlandirilan davanin müdahil avukatlariyiz. Dosyalari okuduk. Sahitleri dinledik. Ancak her seyden önce müvekillerimizden, eylemlerin ardindan uzun yillar boyunca nasil bizzat sorusturmalarin odaginda kalmak zorunda olduklarini ögrendik.

Bunun anlami asagidadir:

1. Kurban yakinlari ve yaralilar, sorusturma makamlarinin sistematik basarisizliginin kurumsal irkçiliga dayandigi hususunun siyaset tarafindan da taninmasinin talep etmektedirler. Sorun açiklikla ifade edilmelidir. Bunun disinda hersey gözboyama olacaktir. Cinayetler önlenebilirdi.

2. Arastirma Komisyonu’nun önümüzdeki yasama döneminde yeniden teskil edilmesini talep ediyoruz. NSU’nun eylemleri ile sorusturma makamlarinin ve Anayasayi Koruma Teskilati’nin olaylarla olasi baglantilari henüz eksiksiz bir sekilde açikliga kavusturulmamistir.

3. Gelecekte her siddet suçunda, sayet sorusturma makamlari olayda irkçi ya da Neonazi zihniyetli bir motif bulunmadigi görüsüne varmislarsa, bu husus zamanlica ve tutarli bir sekilde kayda geçirilmeli ve gerekçelendirilmelidir.

4. Tüm polis memurlarinin, kurumsal ve bireysel irkçiliga karsi koyucu bir egitim almasini ve bu baglamda mesleki yeterliklerinin sürekli olarak gelistirilmesini talep ediyoruz. Ayrica eyalet polis teskilatlarinda, belirli çevrelere iliskin bilgi sahibi olan (özellikle sagci siddetle ilgilenen ve “devlet düzeninin korunmasi ile ilgili suçlar”a iliskin genel bölümlerin yerine geçen) uzman bölümlerin yeniden yapilandirilmasini ve bu bölümlerde personel degisikligine gidilmesini talep ediyoruz. Bu sorusturma gruplari gelecekte, sagci arka planinin ihtimal disi tutulamadigi olaylarda zorunlu olarak sorusturmalara müdahil edilmelidirler.

5. Savciliklarda, sagci siddet olaylari baglaminda egitilmis ve bilhassa bu olaylardan sorumlu yeni bölümler olusturulmalidir. Genel anlamda “siyasi motifli” suçlardan ya da polis memurlarinin isledigi veya polis memurlarina karsi islenen suçlardan sorumlu bölümler kesinlikle yeterli degildir.

6. Göçmen kökenli memurlarin yönetici pozisyonlarina da getirilebilmeleri için daha fazla çaba gösterilmelidir. Simdiye kadar, görüldügü üzere, bu durumun gerçeklesmemesi nedeniyle uygulama baglaminda öncelikle baglayici bir kota olusturulmalidir. Sorusturma makamlari içindeki irkçi egilimlere karsi tutarlilikla, gerektigi takdirde disiplin süreçleri çerçevesinde de, mücadele edilmelidir.

7. Anayasayi Koruma Teskilatlarinin muhbir sistemi basarisiz olmustur. Asiri sagci gelismeleri engellemekten ziyade tesvik eden bu sistem feshedilmelidir. Anayasayi Koruma Teskilati bilhassa NSU baglaminda, malum, yetersiz ya da bilinçli bir sekilde yanlis bilgiler aktaran muhbirler için muazzam bir kaynak harcadigini göstermistir. Muhbirlerin paralari kismen Neonazi yapilarinin tesisine akmistir. NPD’ye yönelik bir kapatma davasi da, muhbirlerin üst düzey yönetici kadrolarina kadar parti içinde entegre olmalari nedeniyle basarisizliga ugramistir. Bu baglamda, Neonazi faaliyetlerinin yalnizca polis makamlari tarafindan aydinlatilmasinin hangi derecede mümkün oldugu hususu tartisilmalidir.

8. 1990 yilindan bu yana sagci siddet kurbani olanlar, Amadeu Antonio Vakfi ile “Zeit” ve “Tagesspiegel” gazetelerinin listelerine göre eksiksiz olarak “sagci siddet kurbanlari” olarak taninmalidirlar.

9. Sagci siddet kurbanlarina danismanlik hizmeti sunan kurumlar muhafaza edilmeli, Almanya geneline yayilmali ve tesvik edilmelidirler.

10. Sorusturma makamlari tarafindan kurumsal ya da bireysel irkçliliga maruz birakilmis kisiler ya da “whistleblower”lar için federal düzeyde ve eyaletler düzeyinde bagimsiz muhatap niteliginde kontrol heyetleri olusturulmalidir. Bu heyetler Meclis tarafindan görevlendirilmeli ve bunlara etkin kontrol yetkileri verilmelidir.

Avukatlar

Antonia von der Behrens,

Dr. Mehmet Daimagüler,

Dr. Björn Elberling,

Berthold Fresenius,

Alexander Hoffmann,

Carsten Ilius,

Detlef Kolloge,

Stephan Kuhn,

Angelika Lex,

Stephan Lucas,

Ogün Parlayan,

Jens Rabe,

Eberhard Reinecke,

Aziz Sariyar,

Sebastian Scharmer,

Reinhard Schön,

Peer Stolle.